Ne Aradın Gülüm?

23 Şubat 2012 Perşembe

Yürüyüş...

Ben Türk'üm Arkadaş...

Vatanımda değil dünyada ölen her insan için üzülürüm... Ama şehidime ağlarım... Vatanıma kastedildiğini görür kahrolurum... Oynanan oyunları görür, benim ulusumun anlamamasının cahilliğinden olduğunu bilir beynimi kemiririm..

Orduma güvenir, tek sığınacağım kapı olduğunu bilirim...

2 gerçeğim vardır, biri ATA'm diğeri AİLEM...

Oğlum var... 4 yaşında...Orhan Bartu...Dedesi gibi olacak inşallah... Her Mustafa Kemal Atatürk resmi gördüğünde, o dili dönmez haliyle " Atatüyk Öldü, çok öslee been" demesiyle gurur duyarım... İlkelerini İnkılaplarını koruyup kollayacak bir evlat yetiştirmektir amacım...

Şimdi şu yürüyüşe katılan 10 binlerin içindeki arkadaşlara sorarım...

Bu hayattaki amacınız ne?

Neyin adaleti için yürüdünüz?

Bu ülkenin GENELKURMAY BAŞKANI "terörist, silahlı terör örgütü kurmak" suçlarıyla göz altına alındı... Demek ki adil bir kararmış, ben yürüyen görmedim...

Son 9 yıl içinde 1500'den fazla ana kuzusunu toprağa verdik... Yürüdünüz mü?

Sadece taraftarı olduğunuz takıma haksızlık olduğunu görünce mi mitingler yapıp sokaklara döküldünüz?

Hiç ATATÜRK maskesi taktık mı? yürüdük mü adaletsizsiniz diye?

Dokunmayın 19 Mayıs'ıma, 23 Nisan'ıma 30 Ağustos'uma diye?

Ben sinirli, ağzı bozuk adamımdır...

Son lafım şu yürüyüşte bulunanlara, 3 maymunu oynayanlara, dağda vurulana sivil, GMK Başkanına terörist muamelesi yapanlara...

Bu dünyada olmazsa, öbür dünyada hepinizle hesaplaşamak için gün sayıyorum...

Küfür yemeden dağılın!!!

22 Şubat 2012 Çarşamba

Bi' Anı...

17 Mayıs...

Bu tarihi gördüğümüz heryerde koltuklarımız kabarmıyor mu?

Ve hepimizin o günle ilgili bir anısı var değil mi?

567.884.364 farklı anı dinlemiş/okumuşsunuz, bunu okusanız çok mu? alla alla..

17 Mayıs... Okuyorum... Üniversite 2. sınıf öğrencisiyim... Ve bulunduğum yer KKTC... Yani bi nevi gurbet...

Çok haylaz bi eleman olmamdan mütevellit, zat-ı muhterem babam beni zapt edebilmek adına "MSB Erkek Öğrenci Yurdu"nda okutmayı uygun görmüş... Tek asker evladı olmayan ben, daha öğrenciyken "tertib" ve "dede" terimlerini öğrenmiş vaziyette devam ediyorum okul hayatıma...

Saat 21:00 itibari ile yurt giriş/çıkış yasak başlar... Dedeler karar alır ve maç yurtta izlenecek...

Çük ekran televizyon, 600 erkek... Ön 10 sıra "dede"lere ait... Gel de çıldırma...

Maçı falan geçiyorum... Ben Popescu'nun penaltısını 3 gün sonra gördüm...

Viera'nın top direkten geri dönerken, yurt elemanları olarak Kıbrıs sokaklarına dökülmüştük bile... Abartmıyorum, bütün Doğu Akdeniz Üni. öğrencileri Magosa'da meydandaydı... Türk Bayrakları açıldı, İngiliz Büyükelçiliği'ne yürümeye başlanıldı... Tek bir ağızdan İstiklal Marşı...

Yazarken bile tüylerim diken diken...

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'ndeki en büyük sportif başarıyı yaşatmış benim takımım bana...

Gururu tarif edilemez...

Diyordum hep... Taa ki 4 Temmuz 2011 günü başlayıp, bugünlere gelene kadar...

Bu kadar mı "doğru" olur bir spor klubü?

Bu kadar mı "öngörü" sahibi olup, 4 Temmuz da yaptığı açıklamayla bugünleri anlatır... Bakın öyle kolay bi durum değil, Türkiye'de yaşıyoruz... Genel Kurmay Başkanı dün görevde, bugün "terörist başı" olarak içerde... Anla durumu...

Neyse çok uzatmayalım... Durumu bağlayalım... İlk yazıdan da sizleri sıkmayalım...

30+1 yaşındayım...

4 yaşında bir Aslan Parçam var...

Ona takımımın üstün başarılarını anlatırken emin olun bu süreç ilk anlatacağım şey...

Bana bugün "CL kupasını veriyoruz size, gelin destek olun şu işe" deseler, 2 sn düşünürsem fenerli oliim...

O derece...

Uzatmamak lazım...

İyiki Galatasaraylıyım...